Prof. Dr. Meryem Koray’ın Aktarımları Bağlamında Dünyada ve Türkiye’deki Sosyal Politikanın Tarihsel Serüveninin Sosyolojik Perspektif ile Analizi
  1. Ana Sayfa
  2. Bilim

Prof. Dr. Meryem Koray’ın Aktarımları Bağlamında Dünyada ve Türkiye’deki Sosyal Politikanın Tarihsel Serüveninin Sosyolojik Perspektif ile Analizi

0

Dünyada ve Türkiye’de sosyal politikayı tarihsel ve toplumsal olgu olarak ele almak bu olguyu sosyal politikaların ve sosyal devlet anlayışının geliştiği Batı Avrupa’nın geçirdiği ‘toplumsal değişim’ içinde irdelemek gerektiğini söyleyebiliriz. Sosyal politika ekonomik, siyaset, sosyoloji ve hukuk gibi bir çok alanın bir araya geldiği alandır.

Sosyal politika kavramı ve teorileri ilk öncelikle Sanayi Devrimi, ekonomiyi tarımsal bir yapıdan endüstriyel bir yapıya geçiren ve bu dönemde İngiltere’de ortaya çıkarak tüm dünya ülkelerinin toplumsal ve ekonomik dokusunda önemli dönüşümler yaşanmasına neden olan bir gelişmedir. Ancak sanayi devriminden sonra ortaya çıkan yeni durumda da açlık, yoksulluk, sömürü, çalışma koşulları gibi olumsuzluklar artmaya devam etmiştir. 18. Yüzyıl Aydınlanma dönemiyle ortaya çıkan en önemli gelişmenin, dünyada var olan oluşumlardan herkesin eşit faydalanması gerektiği görüşü olduğu söylenebilir. Bu modern kavrayış, toplumu oluşturan bireylerin, refah içerisinde huzurlu yaşamalarına yönelik düzenlemeleri hedefleyen, sosyal politika anlayışının gelişmesine yardım etmiştir. 20.yy’da demokratik gelişmelerin getirdiği vatandaşlık hakkına göre biçimlenmiş politikalardır.

Ülkelerin değişen toplumsal yapıları ve siyasi otoriteleri ile birlikte vatandaşlık hakları gündeme gelmiş ve bu boyutta belli politikalar düzenlenmesine gidilmiştir. Örnek vermek gerekirse, Osmanlı Devleti’nde siyasi otorite sadece hükümdarın ve hükümdarın seçtiği meclislerden oluşurdu fakat Cumhuriyet yıllarında bu yapı değişmiş ve demokratik bir devlet ve toplum anlayışı gelişmiştir. Sosyal politikanın gelişiminde sosyal politikalar dar anlamda ve geniş anlamda bir seyir izlemiştir.

Sosyal Politikanın Tarihsel Serüveninin Sosyolojik Perspektif ile Analizi

Dar anlamda gerçekleşen sosyal politikalar daha çok işçi sınıfı odaklı ve işçi sınıfının temel ihtiyaçları kapsamında gerçekleşmiştir. Dünyanın değişimi sürecinde temel kapsamlı olarak işçi sınıfı göz önüne alınmıştır. İşçi sınıfının şikayetleri ve eşitsizlikler sosyal politikanın dar anlamda gerçekleşmesinde etkili olmuştur. Belli politikalar bu süreçte baş göstermeye başlamıştır 1800 ve 1900 yıllarında sigortaların zorunlu hale gelmesi, İkinci Dünya Savaş’ının etkisi ve liberal ekonominin etkisi görülmüştür. Bu süreç aslında sosyal politikanın alt kolu olan sosyal güvenliğin ön planda olduğu zamana tekabül eder 20.yy’dan sonra ise sosyal güvenlik yerini sosyal politikalara bırakacaktır.

Geniş anlamda sosyal politikadan ise Meryem Koray’a atıf yaparak örnek verirsek toplumsal sınıflar arası uzlaşma, sosyal eşitlik, adalet ve ekonomik gibi hukuki temele dayanan bir sosyal politika görülür bunun nedeni ise modern devlet oluşumunun ön gördüğü sınıf mücadelesi siyasal gelişmeler insan hakları gibi olguların temeline dayanarak bir politika izlenmesidir. Fakat küreselleşme ve neo-liberalizm etkisi ile sosyal politika geri çekilmektedir. Tarihsel serüvende toplumsal yapılara bakılarak sosyal politikanın modern devlet anlayışında meydana geldiğini söyleriz örneğin orta çağ ve feodal yapı ne insanın ne de hak anlayışının yeri olmayan bir dönemdir ve böyle bir yaşam koşulunda sosyal politikadan bahsetmek imkansız denecek kadar zordur.

Devlet yapıları ve koşullar değiştikçe sosyal politika doğmuş ve günümüze kadar kendi içerisinde değişim göstermiştir. Batı’da yaşanan devrimler sonucu ilk olarak işçi sınıfı ve ekonomik bağlamda ortaya çıkan sosyal politika daha sonralar da tüm alanları birbirine bağlayan bir ara bulucu olmuştur. Avrupa tüm dönemler de  oldukça zengin ve gelişmiş ülkeleri bünyesinde barındıran, ekonomik ve demokratik ilkeler bağlamında gelişmiş önemli bir çokuluslu aktör olmakla birlikte bazı yapısal sorunları da bünyesinde barındırmıştır ve bu neden ile sosyal politikanın oluşumu gerçekleştirilmiştir. Sosyal politikalar yoksulluğu, kadın erkek eşitsizliğini ekonomik bağlamdaki etkenleri içinde barındıran geniş kapsamlı bir olgudur.

Türkiye’de sosyal politikayı açıklarken Türkiye de iç ve dış dinamiklerin etkili olduğunu söyleriz çünkü Türkiye’nin iç dinamiği ve dış dinamiği (Batı) birbirlerine benzemeyen ve uymayan dinamiklerdir. Bu sebeple Türkiye’de sosyal politika tam olarak tamamlanamamış ve gelişim sürecindedir. Türkiye Cumhuriyeti devletin egemen olduğu ve belirleyici role en etkin olduğunu söyleyebiliriz bu sebeple devletin izin vereceği kadar sosyal politikalardan bahsedilir. Örneğin Türkiye Cumhuriyeti’nde kadın ve çocuk haklarına karşı bir çok politika ön görülmüş ancak devletin izin verdiği kadar varlığını sürdürmüştür.

2011 yılında yapılan İstanbul Sözleşmesi günümüz Türkiye Cumhuriyeti’nde artış gösteren kadına yönelik şiddet ile yeni yeni yürürlülüğe konmaya başlanmıştır. Türkiye Cumhuriyeti’nden bahsederken öncelikle yapısı ele alınmalıdır çünkü Osmanlı Devleti’nin yıkılışından sonra var olan Türkiye Cumhuriyeti ne yazık ki hala Osmanlı Devleti’nin etkilerini bünyesinde barındırmaktadır. Ekonomik yetersizlikler geç endüstrileşme ve devletin baskın rolü sebebi ile Avrupa’da ki gibi bir sosyal politika olduğundan bahsetmek ne yazık ki mümkün değildir. 1961 Anayasası ile sosyal devletin kabulu gerçekleşmiş olsa da bazı konularda hala sosyal devlet anlayışının olduğunu söyleyemeyiz. Örneğin kadın ve erkek eşitliği kapsamında tam anlamı ile refah seviyesi yüksek bir devlet değildir kadınlara yönelik politikalar sadece yazılı beyanlarda kalmış ve uygulama kısmında etkisini tam anlamı ile göstermemiştir.

Kamusal alanda var olan kadınların doğum izni çalışma saatleri gibi sosyal yaşam içerisinde ki hakları tam olarak kendilerine verilmemiş ve sosyal politika kapsamında kendilerine haklar yeterince tanınmamıştır. Başka bir bağlamda Türkiye genç nüfusu çok olan bir ülke olduğu için eğitim de yeterli olmaması ile sosyal politika da eğitimin lise dönemine kadar zorunlu hale getirilmesi gibi çeşitli politikalar gerçekleştirilmiş fakat ne yazık ki hala kız çocuklarını okula göndermek istemeyen erk egemen yapıya hakim kesimlerin varlığı sebebi ile politikalar tam anlamı ile yürülülüğe konulmamıştır. Sosyal politikaların böyle yetersiz görülmesinin ve eksik olmasının nedenleri  Türkiye yapısı ve siyasal etkenleridir. Bir çok konuda; kentselleşme, sağlık alanı, toplumsal cinsiyet bağlamında Türkiye daha gelişmekte olan bir ülke olduğu için geliştiği kadar sosyal politikalara izin vermektedir. Göçlerin yaşandığı çarpık kentleşmenin hüküm sürdüğü kadın erkek eşitliğinin daha yeni yeni farkındalığına varıldığı ülke olarak sosyal politikalara daha çok önem vermeli ve sosyal politika bağlamında yeni hukuki planlamalar yapılmalıdır.

Sonuç olarak sosyal politika Dünya üzerinde Sanayi Devrimi ile başlamış ve Türkiye’de ise Cumhuriyet yıllarında kendini göstermiştir. Sosyal politikalar bir ülkenin tüm alanlarını birleştiren adete görünmeyen bir ip niteliğindedir ve tüm etkenleri içinde barındıran sosyal devlet anlayışı ile bireylere demokratik eşitlikler, hak ve adalet bağlamında belirli hukuki kurallar sunmaktadır. Ne yazık ki Türkiye’de Dünya üzerinde olduğu gibi bir sosyal politika görülmemektedir. Sosyal politika günümüz Türkiye’sinde bile kendini daha yeni yeni göstermeye başlamıştır. Meryem Koray’ın da dediği gibi sosyal politikalar siyasal bir seçimdir ve bunu desteklemesi gereken en önemli etken ise devlettir.

    İlginizi Çekebilir

    Yazar Hakkında

    Gerçeklikten çok, kendi ütopiasında yaşayan depresif bir 23’lük boğa kadını.. BAÜN/ Sosyoloji mezunu diplomalı bir işsiz..

    Ne Düşünüyorsun?