Kobe eşsiz bir oyuncuydu. Fakat onun dünyanın geri kalanından daha yetenekli olması; en iyi olmak için en çok çalışan olmadığı anlamına gelmiyordu. 12 yaşındayken Philadelphia’nın yıldız liginde ilk senesiydi. Ve ligde 0(sıfır) sayısı vardı. Basketbolu bırakmayı düşündü. Bu kararından onu, ilham perisi olan Michael Jordan vazgeçirmişti. Zira Jordan henüz lise 1de okul takımından atılmıştı. (Hikayeler ilham verir demiştim!)

Başarısızlığı birçok başarılı insan gibi bir başlangıç noktası olarak gördü. Herkesten ama herkesten daha erken salona giderek idmana başladı. (ve bunu emekliliğine kadar devam ettirdi)
Kendini çoktan ateşlemişti. Üstelik yaptığı işe duyduğu aşk takıntılıydı. Herkesten daha çok bilgiye sahip olmak için basketbolun tarihini de araştırıyor ve henüz sabah olmadan(sabahın ilk ışıklarında demek şık olurdu fakat gün doğmuyordu bile) salona gidip ilk antrenmanı o yapıyordu. Sakat olması bile kimi zaman gecenin üçünde idman yapmaya başlaması için engel değildi. Adeta yeni draft edilmişçesine kendisinden yaşça küçük çaylaklardan bile daha çok çalışıyordu. Kendinden 10 yaş küçük oyuncuların üstünden smaç basıyordu. İşine takıntı derecesinde bağlı ve aşıktı. Ve tüm kariyerine bakılarak söylenebilir ki bu aşk kesinlikle karşılıklıydı.
🎖
24 yıl sonra ilham perim dediği Jordan’ın attığı toplam sayıyı geçmişti. Şampiyonluk sayısını geçemese de bir elinin tüm parmaklarını dolduracak kadar şampiyonluk yüzüğü vardı.
Geçtiğimiz yıl bir helikopter kazası sonucu kızı ile birlikte hayatını kaybetti.
Hikayesi ise sonsuza kadar bizimle.
Kobe Bryant’ın kendi kaleminden;
“
bunları yapmasaydım, sıfır sayı attıktan sonra kendimi toparlayamazdım ve bana ilham veren o adamı gururlandıramazdım.
bütün desteğiniz ve sevginiz, dahası da içimdeki hırçın çocuğun bunu(sona geldiğimi) kabullenmeyi reddettiğini bile bile beni yalnız bırakmadığınız için sonsuz teşekkür ederim.
sevgilerimle,

mamba gider.