Tutunamayanlar’ın hikayesi ve “kendini bilmek” üzerine felsefi bir yaklaşım Oğuz Atay

Takvimler 1970’i gösteriyordu. Usta kalem Oğuz Atay’ın elinde Tutunamayanlar romanının teksiri ile birlikte askerlik günlerinde arkadaşlık kurduğu Cevat Çapan’ın yolunu tutmuştu. “Tutunamayanlar”ı, @trt nin yarışmasına sokmak istemekte fakat kalın bir roman olması hasebiyle bu durumdan endişe etmekteydi. Cevat Çapan romanı okumuş ve desteği ile 1970 yılının TRT roman ödülünün sahibi Tutunamayanlar olmuştu. Atay romanı ancak 1972 yayımlayabilmişti.
Usta kalem bundan tam 86 yıl önce hayata gözlerini açtı.
“ Bir temel ilkeden yola çıkmak gerekirse, bu temel ilke ancak şu olabilir: Kendini çözemeyen kişi, kendi dışında hiçbir sorunu çözemez.” diyordu romanında. Kendisinden yüzyıllar önce yaşamış Yunus Emre’nin “..ilim kendini bilmektir” dediği gibi veyahut
6. yüzyılda Spartalı Khilon’un Apollon tapınağına “Kendini Bil” yazdığı, kazıdığı gibi.
Önce kendine gelmeli insan. Kendiyle kavuştuğu ilk vakit o ilk ölçü kendini arzı endam edecekse eğer bu önce “insan olmak” olacaktır.
Şu anda, sana güzel bir söz söyleyebilmek için, on bin kitap okumuş olmayı isterdim” dedi: Gene de az gelişmiş bir cümle söylemeden içim rahat etmeyecek: “Seni tanıdığıma çok sevindim kendi çapımda…”
Tutunamayanlar
Yorumlar (1)