İnsanlık, tarihi boyunca her zaman doğası gereği bir şeyleri anlamlandırmaya ve açıklamaya çalışmıştır. Kasırgalar, depremler, volkanik patlamalar, gök gürültüsü gibi olaylar o dönemin koşulları nedeniyle açıklanamamış ve bunun görünmez bir Tanrı tarafından yapıldığı fikri genel çapta kabul görmüştür. İşte bunlar gibi insanın var oluşu ya da yaratılışı da en eski çağlardan beri bir Tanrı’ya bağlanmış ve insanın var oluşu yoktan var edilme, yaradılış, ilkesiyle açıklanmıştı ta ki Darwin daha önceden de dile getirilmiş olan evrim teorisini kanıtlayana kadar. Şimdi gelin Darwin’in hayatına birlikte bakalım.
Darwin 12 Şubat 1809 yılında İngiltere’de zengin bir ailenin oğlu olarak dünyaya geldi. 8 yaşında annesini kaybeden Darwin, 9 yaşında Shrewsburry Okulunda yatılı olarak okuyup mezun olduktan sonra 1825 yılında Edinburgh Üniversitesi tıp fakültesine girdi ancak tıp, Darwin’in ilgi alanı değildi. O tam bir doğa tarihi aşığıydı. Tıp derslerine ilgi göstermeyince babası onu Cambridge Üniversitesi teoloji bölümüne yazdırdı. 1831 yılında bu bölümde okurken çıkacağı gemi yolculuğu Darwin’in hayatını kökten değiştirecekti.
H.M.S Beagle Yolculuğu
Beagle gemisi bir keşif yolculuğu amacıyla yola çıkacaktı ve Darwin de bir doğa bilimci olarak 22 yaşında bu geziye davet edilmişti. Gemi bu beş yıl süren seyahat boyunca, haritada gördüğünüz gibi, bir çok kıtaya uğramış ve Darwin’e çalışmaları için bir çok imkan sağlamıştı. Seyahat esnasında bulunduğu bölgelerde birçok farklı türden canlıyı ve artık var olmayan hayvan ve bitki fosillerini inceleyen Darwin’in, türler arasındaki benzerlik dikkatini çekmişti. Aynı coğrafyada yaşayan bazı canlıların, bulundukları coğrafyaya uygun olarak evrimleştiğini ilk bu gezilerinde fark eden Darwin, elde ettiği sonuçları ve fosilleri devamlı İngiltere’ye yolluyor, fikirleri ve bulguları bilim camialarında ses getiriyordu. Aynı zamanda bir jeolog olan Darwin, gittiği yerlerde yüksek tepelerde bulduğu deniz kabuklarından ve midye yataklarından yola çıkarak bu zirvelerin eskiden denizin altında olduğunu ve karaların deprem ya da çeşitli sebeplerle yükseldiği kanısına vardı. Bu da onun ilerde, o zamanki yaygın görüşe göre, fosillerin Nuh Tufanı sonucu ölen canlılara değil çok yavaş bir şekilde değişen dünyaya bağlı olarak soylarının tükendiği kanısına varmasına sebep olacaktı. Bu seyahat boyunca Doğal Seçilim fikrine katkı sağlayacak yüzlerce örnek ve kanıt toplayan Darwin 1836’da İngiltere’ye geri döndü.
Evrim Teorisi ve Doğal Seçilim
Darwin, yolculuğu esnasında topladığı yüzlerce fosili ve örneği incelemeye koyuldu. Botanikçi ve zoologlarla bir sürü yeni soyu tükenmiş tür tanımladı. Anakaradan göç edip aynı takım ada içinde farklı adalara göçmüş kuşların, zaman içerisinde değişip farklı, yeni türlere dönüştüklerini çözdü ve bu konuyla alakalı bir günlük tutmaya başladı. Eğer bir canlının hayatta kalmasını sağlayan bir özelliği varsa çoğalıyor, çevreye adapte olamayanlar ölüyordu. Bu özellikleri sonraki yavrulara aktaran hayatta kalanlar, zamanla farklı kombinasyonlar oluşturarak yeni türlere doğru yavaşça evriliyordu ve buna insan da dahildi.
Türlerin Kökeni’nin Yayımlanması
Gezisinden bu yana bu konuyla ilgili çalışan ve yüzlerce sayfa not alan Darwin, bu fikri bir kitap altında yayımlama cesareti gösteremedi. Çünkü bu, yaradılış fikrinin aksine tüm türlerin ortak bir atadan geldiği fikri, o dönemin bütün inanışlarına ters bir algı oluşturuyordu. 1858 yılında Wallace’dan aldığı bir mektubun içindeki makalede Wallace, Darwin’in yaklaşık 16 yıldır düşündüğü ve üzerinde çalıştığı Doğal Seçilimi anlatıyordu. Darwin, fikirlerinin başka biri tarafından da düşünülmesi üzerine hakkının yenmemesi isteğine karışık bir cesaretle Wallace’la ortak olarak yayımladığı bildiride önce evrim teorisini dünyaya duyurdu. Ondan 1 yıl sonra da Türlerin Kökeni kitabını yayımladı. İlk başta büyük bir sansasyon yarattıysa da Darwin’in evrim teorisi günümüze kadar bütün testlerden başarıyla geçti ve yanlışlanamadı. Darwin’in evrim teorisi günümüz tıp, ilaç sektörü, biyoloji, zooloji, botanik ve daha bir çok alanın temelini oluşturmaktadır ve evrimi reddetmek bilimi reddetmektir.
Yorumlar (1)