Dahi Bir Entelektüel: Fatih
  1. Ana Sayfa
  2. Ne Anlatıyor?

Dahi Bir Entelektüel: Fatih

2

II. Mehmed ya da bilinen ismiyle Fatih Sultan Mehmet. Osmanlı’nın gelmiş geçmiş en büyük rönesans padişahı ve düşünürü. Sultan, henüz 21 yaşındayken, Doğu Roma’nın başkenti, bin yıldır geçilemeyen surlarla örülü, İstanbul’u fethiyle tanınıyor. Sultan, fetih başarısını bir yana, her zaman için korkunç bir merakla ve bilgi açlığıyla yanıp tutuşan bir entelektüel olarak çıkıyor karşımıza.

Kütüphanesi

Kendi topladığı kütüphanesinde bilinen dünyanın en detaylı ve kapsamlı atlası olan Batlemyus’un Atlası’ndan Öklid’e. İskenderiyeli Heron’dan Homeros’a, İncil Lügatı’ndan, Aritmetik ve Matematik dizinlerine. İstanbul’un arkeolojisi üzerinden tarım üzerinde antik yunanca kitaplara, taşlar ve hayvanlar üzerine kitaplardan Yunanca Zebur tesfirine. Kyrillos’un lügatından, Arrianus’un Anabasis’ine. Aristo’nun Oluş ve Yokoluş’undan, Heron’un mühendislik kitabına, Leon’un Taktika’sı, usturlap kullanım kılavuzlarından, Ege atlaslarına…

Saltanatı boyunca çıkarttığı kanunameler için Bizans ve Avrupa’dan getirttiği hukuk kitaplarını çevirtmiş. Antik Yunanca dahil olmak üzere 5 dil bilen bir entelektüel.Fatih’in kütüphanesi bir başka yazının konusu olsa da bu yazıda böyle bir dehanın kişiliğini anlamamıza yardımcı olacak.Şimdi gelin biraz da Fatih’in sanat aşkına bir göz atalım.

Sanat Aşkı

1461 yılında Rimini Lordu Sigismondo Malaste’ye çalışan Matteo de’ Pasti’yi boyama ve baskı sanatı için istedi ki bu sultanın grafik portresine ve heykele olan ilgisini gösteriyor bize. Padişahın aynı zamanda para ve madalyon işleme sanatı üzerine de bir ilgisi mevcuttu. Bellini’den istediği bronz para basımı ve işçiliğine ek olarak Pisarella, Bernardo Mandini gibi birçok farklı sanatçı, padişahın madeni para üzerine işlemesini yapmışlardır. Rönesans döneminde hiçbir prens ya da lordun bu denli çok çeşitli ve çok sayıda madalyon yahut para işlemesi bulunmamaktadır.

Sultan, Avrupa’daki sanatçılara sık sık çağrılarda bulunurdu. İstanbul’a gelen Bellini ve Bellano burada oldukça geniş bir sanat atolyesi kurdurttu. Sinan Bey ve Türk sanatçılara İtalyan tarzı sanatı öğrettirdi. Ek olarak  İran’dan kaligrafi sanatçıları ve metal ustaları getirmişti. Lakin Fatih’in sanat anlayışı bunlarla sınırlı değildi. Venedik ve Florentina’dan kabartma ve işleme sanatçıları davet etti. Bu garip davetler bununla bitmedi. Çanlı saat zanaatkarları, kılıç kını işlemecileri, ok kılıfı ve kemer zanaatkarları çağırttırdı.

16 yıllık  Venedik- Osmanlı savaşlarının bitmesiyle ömrünün sonuna yaklaşan padişah, kendini sanata ve kültürel aktivitelere daha fazla verdi.Bellini, 1479 sonbaharında Fatih’in isteği üzerine İstanbul’a geldi ve padişahın üç adet portresini çizdi.Buna ek olarak saray çevresi ve ahalinin de resimlerinin çizildiği ve sarayın duvarına resimler yaptırdığı da söylenmektedir.Kendisinden önce resmini yaptırmış bir İslam sultanı neredeyse yoktur.

Mozaiklerin üzerini alçıyla örtün ki, müminler rahatsız olmasın! Fakat bu şaheseri parçalamayın.

– Fatih SULTAN MEHMET

Mimari

Mimariye gelecek olursak, İtalyan Aristotile Fieravante’nin öğrencisi Georgios Amirutzis Fatih Cami’nin inşaatında davetle görev almıştır. Bu yüzden Ca’ Granda’nın simetrik şekillerinin ve yıldız şekilli temellerinin Osmanlı mimarisini etkilemesi şaşırtıcı değildir. Aynı şekilde Topkapı Sarayı’nda bulunan freskler ve benzeri yapıların Yunan, Pers, Karaman, İtalyan mimarisinden etkilenmesi, yine Fatih’in derleyici ve kucaklayıcı mentalitesinden gelmektedir. Padişah’ın sanata olan ilgisi ve saygısı Constantilapole’un fethinde de kendini göstermiştir. Kimileri Santa Sophia’dan ele geçirilen birçok farklı tür ve akımdan heykel, resim, çeşitli mermer işçilikleri, ki Yılanlı Sütun’u buna örnek verebiliriz. Bazı yunan el yazmalarına zarar vermemiş aksine muhafaza etti. Yağmalanmalarına engel olmuştur ve ilgisi üzerine bizzat eksik parçaları toplamış ve kütühanesine koydurmuştur.

Sizlere tutsakları ve hazineleri bıraktım, ama anıtlar yalnız bana aittir.

– fATİH SULTAN MEHMET

Sonuç olarak sanata ilgi duymuş, müthiş bir merakla o dalda dünya üzerinde kim ya da ne varsa getirtmiş,Osmanlı’ya kültür ve bilimi aşılamaya çalışmıştır. Çok yönlü ve böylesine müthiş bir entelektüeli dünya bir daha göremeyecek. Eğer her bir renk bir kültürü simgeleseydi Fatih bembeyaz bir insan olurdu.

Kaynakça: Research Gate

Okumaya Devam Et
    İlginizi Çekebilir

    Yazar Hakkında

    Ne Düşünüyorsun?

    Yorumlar (2)

    1. Benzetmeleriyle, verdiği bilgilerle harika bir yazıydı.Kaleminize, emeğinize sağlık.

    Bir cevap yazın

    E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir