Mitolojiyi Teolojiden Ayıran Unsur: Zaman
  1. Ana Sayfa
  2. Yaşam

Mitolojiyi Teolojiden Ayıran Unsur: Zaman

0

Mythos (ὁ μῦθος) ve logos (ὁ λόγος) kelimlerinden türeyen mitoloji; geleneksel olarak yayılan veya toplumun hayal gücüyle biçim değiştiren alegorik anlatımı olan mitlerden oluşur. Uluslara, dinlere ve uygarlıklara ait halk hikayelerini ya da efsaneleri tanımlar. Theos (θεος) ve logos kökenlerinden gelen teoloji ise ilahı olanın, tanrının ve dini inancın doğasını sistematik bir şekilde inceleyen akademik disiplindir.

Peki bu iki kavram nerede ve neden ayrılıyor? Çok tanrılı dinlerdeki olağanüstülükler ve mucizeler tek tanrılı dinler gelince mitoloji adını mı almıştır? Antik Çağ’a kadar kabul gören bugünün mitolojik inanışları yerini karanlık çağ olarak da bilinen Orta Çağ’ın başlarında, hristiyanlık dininin dogmalarıyla kapalı bir sistem kuran kiliseye, skolastik düşünceye mi bıraktı? Teolojiden ayrımı bu zamanın koşullarında olanaksız görülmesiyle yapılıyorsa, günümüz dinlerinin olgusal dayanağı nedir? Tek tanrılı dinler çok tanrılı dinlerin insan uydurması olduğunu söylemiş ve onların mucizelerinden pek de farklı temellere dayanmamıştır. Sırf bir geçmiş var olduğu için, ‘şimdi’ye sahip olduğumuzu düşünmek anlamsızdır.

Dinler ve Mitler

Dinler ve mitler binlerce yıldır insanlara motive kaynağı, aynı zamanda da kitle kontrol aracı olmuştur. İnsanlık tarihinin en eski mitlerine döndüğümüzde, günümüz dinleriyle şaşırtıcı derecede benzerlikler göreceğiz. Mitolojik anlatılar, geleneksel bir aktarımla aynı tarihsel düzlemde yaşamış veya yaşayan insanlara ahlaki öğretiler verir. Yakın coğrafyadaki toplumların ise kültürel senteze uğraması kaçınılmazdır. Buna bağlı olarak çağlar boyunca her mit bir önceki mitin devamını getirmiştir. Biraz irdelediğimizde örneklerini net bir şekilde İncil, Tevrat ve Kur’an’ın Sümer ve Babil mitolojilerindeki kökenlerinde; kutsal kitaplarda yazanların, Nuh’un, Musa’nın ve İsa’nın hikayesinin mitoloji kahramanlarıyla bire bir benzerlik göstermesinde bulabiliriz. Aksine, Orta Doğu anakarasından uzak coğrafyalarda doğan mitler (Aztek, Maya, İnka vb.) devamında semavi dinler oluşturmayarak kendine özgü farklılıklar gösterir. Bu sentezin olduğu bölgelerde ise genel hatlarıyla mitlerden dinlere, anlatılardan kutsal kitaplara, şamanlardan din adamlarına ve peygamberlere, put tapınaklardan kiliselere ve camilere inovatif bir tarihsel dönüşüm gerçekleşir.

En temelde hem dinlerin hem de mitlerin çıkış kaynağı astroloji ve Zodyak çaprazıdır. İnsanın inanma içgüdüsü ile antik toplumlar güneşi ve yıldızları izlemekle kalmamış, onlara insani nitelikler atfetmiştir. Bu inanç, kendini en ilkel şekilde Güneş aracılığıyla göstermiştir. M.Ö 3000 yıllarında Mısır mitolojisinde Güneş’i temsil eden tanrı Set, sürekli savaştığı gecenin ve karanlığın tanrısı Horus ile antropomorfize edilmiştir. Mitolojide her hareket karşı hareketi doğurur ve aydınlık-karanlık, iyi-kötü zıtlıkları günümüze kadar gelmiş en bilindik mitolojik ikilemdir. Horus’un doğumu, bakire ana Isis-Meri tarafından olmuştur. Tıpkı günümüz peygamberleri gibi tanrıyı temsil eden sıfatlarla anılan Horus, 12 yaşında öğretmen olup, 30 yaşında vaftiz olarak görevine başlar. 12 havarisi ile beraber gezer, su üzerinde yürüme ve hasta iyileştirme gibi mucizeler gerçekleştirir. Ölümü ise çarmıha gerilerek gerçekleşir ve 3 gün gömüldükten sonra tekrar dirilir.

Fazla detaya boğulmadan, Frigyanın Attis’i, Hindistan’ın Krişnası, Antik Yunan’dan Dionysus, Pers tanrısı Mithra ve daha birçoğu, hepsi farklı zaman dilimlerinde bu hikayenin ciddi bir bölümüyle aynı kaderi paylaştı ve mitolojik bir altyapı oluşturdu. Hepsinin kökeninde astroloji ve Güneş tanrısı vardı ve olay örgüsü ciddi bir değişime uğramadı. Zaman ve bilgi ilerledikçe içerikleri değişti, yeni dinler sunuldu.

Şimdi bir de günümüzdeki Hristiyanlığın merkezi figürü İsa’ya bakalım; annesi ‘Virgin Mary’ olarak bilinen bakire Meryem Ana olup 12 yaşında öğretmen olan İsa, 30 yaşında vaftiz edilip göreve başlamış ve 12 havari ile gezmesiyle bilinmiş. Benzer şekilde ölüleri diriltmek, hastaları iyileştirmek gibi mucizeleri İncil’de belirtilir. Suyu şaraba çevirme mucizesi de bize Antik Yunan tanrısı Dionysos’u anımsatıyor. Hristiyanlıkta ve Yahudilerde büyük anlamı olan 7 sayısı, İslam’da Kâbe’yi 7 kez tavaf etmek, Homeros’un İlyada eserinde bahsettiği Akhilleus’un Hektor’ü öldürdükten sonra ölüsünü 7 kere Troya surları etrafında sürüklemesi, Prometheus’un bitmek bilmeyen cezası, cehennem, Pandora’nın kutusu, ceza ve ödül sistemleri, anaerkil düzenden ataerkil düzene geçiş dönemi…

Aslında dinler ve mitler bize kökenlerinde farklı bir hikaye sunmuyor. Bilimin ve teknolojinin kısa sürede çok yol almasının çağımıza getirdiği kibir, bizi rasyonel düşünceden uzaklaştırabiliyor. Fakat yine bilimin ve teknolojinin gelişmesiyle, yakın zamanda dinler de mitlerin yanına katılacak gibi görünüyor.

Mitoloji

Bugünün dini, yarının mitolojisidir.

Anonim

    İlginizi Çekebilir

    Yazar Hakkında

    Ne Düşünüyorsun?