Neden Genellikle Kendi Sesimizi Beğenmeyiz?
  1. Ana Sayfa
  2. Yaşam

Neden Genellikle Kendi Sesimizi Beğenmeyiz?

0
Ses

Kendi Sesimizin Bize Değişik Gelmesinin Altında Yine Kendi Alışkanlıklarımız Yatıyor!

Kendi sesimizi dinlediğimizde duyduğumuz ses çoğu kez alışkın olduğumuzdan farklı ve ekseriyetle hoşumuza gitmeyen bir sestir. Bu durum bazı zamanlarda özgüven sorunu oluştursa da sesinizin nasıl çıktığı çoğu insan için önemsiz bir detaydır. Sosyal hayatımızı oldukça etkileyen sesimiz hakkında yapılan bilimsel araştırmalar bizi aydınlatma niteliğinde.

ABD Washington Üniversitesi’nde ses ve ses tedavisi uzmanı olan Doç. Dr. Neel Bhatt, bu konuya ilişkin derin araştırmalar yapmış ve büyük açıklıklar getirmiş bir cerrah. Bhatt’ın çalışmalarına göre sesimizi beğenmememiz ve sesimizin üzerimizde bıraktığı etkilerin arkasında psikolojik ve fizyolojik nedenler var.

Halk arasında, ağzından çıkanı kulağın duyuyor mu deyimi burada anlatacaklarımıza tam olarak uymaktadır çünkü insanın ses tonunu kendisinin duymasıyla karşısındaki insanın duyması arasında çok büyük fark vardır.

Bir konuşmaya hazırlandığınızda sesinizi özgüvenli olarak ayarlamanız yalnızca kendi duyduğunuz kadar etki edecektir, kulağınıza gelen sesiniz size özgüvenli olduğunuzu haykırsa da bu muhatabınız olan kişi için geçerli olmayabilir. Bu ve bunun örneği durumlarda insanın psikolojik ve fizyolojik durumu sesten kolaylıkla anlaşılabilir zira sesiniz karşıya ulaşırken vücudunuz büyük bir kısmı bunda rol oynuyor.

Kasların durumu, duruş, stres seviyesi, sağlık durumu sesi etkileyen etkenlerin başında geliyor. Bununla birlikte; insanın psikolojik ve fizyolojik sağlık durumunu, ilginç bir şekilde hamileliğin kaçıncı haftasında olunduğunu, sesten anlayan yapay zeka teknolojileri mevcut.

Sesimiz bizimle alakalı birçok şeyi ele verirken sesimizin tonuna kayıtsız kalmamız imkansız gibi duruyor.

Sesin Oluşumu ve Duyumlardaki Farklılık

Sesin oluşumunda en önemli rol titreşimlerindir ve sesin altında titreşim yatar. İnsana ulaşan ses titreşimleri kafatası kemikleri sayesinde kafanın içinde yankılanır ve iç kulağa gönderilir. Bundan sonrasında tüm görev beyindedir.

Herhangi bir ses kaydında sesimiz, kendi konuştuğumuzda gelen sesten farklıdır. Konuştuğumuzda duyduğumuz ses, kafatasının ve çene kemiğinin içinden geçen titreşimlerle birleşir. Yani çıkan ses iki farklı ortamın titreşimlerinin birleşimiyle kulağımıza gelir. Kafatası ve çene kemiğine çarparak oluşan ses, dışarıdan duyduğumuz sese göre daha dolgun ve zengindir. Neticede içeride birleşen titreşimlerle beynimize ulaşır. Bunun aksine, ses kaydında dinlediğimiz ses kulağa hava yoluyla gelir.

Hava iletimi dediğimiz bu durum kulak zarını titreştirir. Sonrasında yüz bölgemizdeki kemikler aracılığıyla koklea yani kulak salyangozuna iletilen ses, sinyalleri beyne gönderen sinir lifleri yani aksonları uyarır. Koklea, bu süreçte sesi elektrik enerjisine dönüştürür ve ses bu şekilde beyne iletilir. Bunun sonucunda kaydedilmiş ses daha ince duyulur.

Duyduğumuz dış sesler havayla karışıp bize ulaşır. Ses kaydımızı dinlediğimiz zaman duyduğumuz ses hava yolu ile kulağımıza ulaşan titreşimlerdir. Biz konuştuğumuz zaman bütün insanların duyduğu ses de böyledir. Dışarıda birçok etkenle karşılaşıp sonrasında beyne ulaşan ses ve kendi duyduğumuz ses karşılaştırıldığında, kendi duyduğumuzun daha güzel gelmesi bu yüzdendir.

2005 yılında yapılan bir araştırma bunu kanıtlar nitelikte. Araştırma kapsamında hastalarda kendi sesleri dinletilip sesi puanlamaları istenir. Hastalara dinletilen sesi araştırmacılar da dinleyip aynı sistem üzerinde puanlama yaparlar. Araştırma sonucunda dinletilen ses hastaların hoşuna gitmez ancak araştırmacılar için sonuç böyle değildir. Çünkü dinletilen ses hastaların dışarıdan çok nadir duydukları kendi sesleriyken diğerlerinin sürekli duyduğu normal bir sestir. Eğer kafanızdaki ses, dışarıdan duyduğunuz kendi sesinizle eşleşmiyor ve bundan dolayı rahatsızlık duyuyorsanız, kendinizi fazla eleştiriyor ve fazla yargılıyorsunuz.

Kayıttaki sesin hoş gelmemesinin bir diğer sebebi ise alışkanlıklar.

Aslında sesimiz kayıttaki hali gibi çıkıyor. Ancak gerçek sesimizi duymamızdan kaynaklanan rahatsızlık temelde kendimizi başka şekilde duymaya olan alışkanlığımız. Yine bu konu hakkında yapılan bir başka araştırmaya İngiltere’deki Essex Üniversitesi psikoloğu olan Dr. Silke Paulmann öncülük etti. Paulmann, kendi sesimizin değişik geldiği söylemleri üzerine bir araştırma yaptı. 2018’de yapılan araştırma sonuçları buraya kadar okuduğunuz bilgilerin tersini söylemedi. Aksine bunu kanıtlar nitelikte birçok kanıt daha sundu.

Paulmann’a göre sesimiz kimliğimizi oluşturan en önemli etkenlerden birisi ve bunun değişmesi birçok insan için psikolojik olarak yıpratıcı bir durum. Oluşan kimliğimize alışmışken kimse dışarıdan gelen bambaşka bir sesle kimlik endişesi yaşamak istemez.

Eğer sürekli kendi sesinizi kaydedip dinlemiyorsanız, çoğunlukla direkt olarak beyninize ulaşan sesi duyuyorsunuz. Belki şu an bunu okurken bile sesinizi duyuyorsunuz ya da iç sesiniz hiç susmuyor. Mütemadiyen konuşurken de kendi sesinizi duyarsınız ve bu sesler size ses kaydındaki gibi gelmez yani duyduğunuz sese alışırsınız. Bundan dolayı dışarıdan dinlediğiniz ses farklı bir ses olarak geliyor ve algıyla gerçeklik arasında bir fark ortaya çıkıyor. Sesin hayatımızdaki önemini de göz önünde bulundurursak bu uyumsuzluk hoşunuza gitmiyor. Dinlediğiniz sesiniz bir nevi sizin kimliğiniz ve sesiniz değişmediği sürece rahatsız olduğunuz ton, insanlar tarafından duyulan ancak sizin aksinize genellikle onlara rahatsızlık vermeyen sıradan bir durum.

Aynada gördüğümüz zevahirimizle fotoğraflarda gördüğümüz ya da insanların gördüğü bir olmadığı sesimiz de öyledir. Ses, değişim halindedir ve tam profiline oturana kadar bununla barışık olmak özgüveniniz açısından en doğrusu olacaktır.

Okumaya Devam Et
    İlginizi Çekebilir

    Yazar Hakkında

    Ne Düşünüyorsun?